Ana içeriğe atla

DOĞU TÜRKİSTAN (Al bayraktan gök bayrağa selam olsun)

   Türkistan coğrafî konum  olarak, Batı ve DOĞU TÜRKİSTAN olarak ikiye ayrılmaktadır. Batı Türkistan; bugünkü Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan'ın tamamı ile Kazakistan'ın büyük bir bölümü ve Afganistan'ın bir kısmını kapsamaktadır. (Yazı boyunca çin isimini küçük harfle kullanacağım. Türkistan’a ait isimleri ise büyük harflerle ile kullanacağım. Bu yazım yanlışı olmayacaktır. Bazen şiirde, şairler bir şeyi küçültmek için o ismi küçük harfle başlatırlar. Ben ise çin’i küçük harfler ile küçültüp TÜRKİSTAN’I büyük harfler ile yüceltmeye çalışacağım. Yazımın amacı ise karınca misali.) DOĞU TÜRKİSTAN, çin'e bağlı olan, daha çok Uygur Türklerinin yaşadığı sincan Uygur Özerk Bölgesi topraklarına verilen isimdir. Mümkün ise sizden isteğim sincan ismini kullanmayın çünkü çin’in verdiği bir isimdir. Bütün istila, işgal, sömürgelerine rağmen yine de TÜRKİSTAN coğrafyasında Türkler nüfus çoğunluğuna sahiptir. Tarihî olarak bu terim, 19. yüzyılda Nikita Biçurin gibi Rus Türkologlar tarafından Qing Hanedanlığı'nın sincan eyaletinin güneybatı kesimindeki Tarım Havzası'na atıfta bulunan bir başka Batı terimi olan çin Türkistanı'nın yerini almak için icat edildi.


Esir iken Kırım, Kerkük, Türkistan

Bana zindan olur Maraş, Elbistan

İbni Sîna, Dedem Korkut, Alparslan

Susarsam, hakkını helâl etmesin.

 

Uyutulmuş köy, nahiye, ilçe, il;

Yüreğimi yetmiş yerden yara bil;

Mehmet Âkif, Osman Batur, Şeyh Şâmil

Susarsam, hakkını helâl etmesin.

   Abdurrahman Karakoç “Yemin” adlı şiirinde de bahsettiği gibi bana zindan olur bulunduğum yer. Binlerce km uzakta atalarımızın yurdu olan TÜRKİSTAN’da bilinçli bir şekilde zulüm politikaları yürütülüyor. Bunu yapanların yaptığı en iyi şey ise yüzsüz yüzünü anlatırken utanmadan tüm dünyayı kandırdığını sanıyor.

   Ne demişti atamız Bilge Kağan: çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Türk milleti; çin'in tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanma, aldanırsan öleceksin. Nitekim tarih tekerrür etti her zaman olduğu gibi yine büyüklerimiz haklı çıktı. Çıktı çıkmasına da bu sefer ve tarihin belli satırlarında da olduğu gibi yam yam ve komünist çin yine kirli emelleri için bulaşıyor. Her ne kadar tarihsel süreçte bu iki milletin ilişkileri uzun olsa da Türk devletleri belli dönemlerde çin’i hakimiyet altına almasına rağmen insanlık dışı herhangi bir uygulama da bulunmamıştır. Zaten içi dışı pislikten oluşan bir millete bulaşmayı gerek duymamış ve savaş dışında pek bir yakınlaşma olmamıştır. Ve farklı nedenler…

   Bu nasıl bir kindir bilir misiniz? çin seddini yaptıran korkunun altında yatan bir kin, düşünün o kadar dokunmuş… (Dipnot: çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan, dünyanın en uzun savunma duvarıdır. Kalıntıları Po Hay Körfezi'nde deniz kıyısında başlar. Pekin'in kuzeyinden geçerek batıya yönelir ve Huang-Ho Nehri'ni ikiye bölerek güneybatıya uzanır. Gobi Çölü'nün güneyinden batıya yönelerek devam eder. Seddin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 8.851,8 kilometredir. Bugün ayakta duran kısım Ming Hanedanı devrinden kalan 2.500 kilometrelik settir. Ancak asıl inşaat, MÖ 221 ile MS 608 yılları arasında yapılmıştır. Bir diğer arkeolojik araştırmaya göre tüm kollarıyla birlikte toplam 21.196 km uzunluğa sahiptir.)


Şimdi ise göz yaşları ile anılıyor

Kudüs, Türkistan

Hani nerede

Selahaddin, Kürşat, Alihan

Bekleniyor bir ses, bir nefes

Hu ’dur şüphesiz o ses

   Dediğim gibi her ne kadar bir kin olarak gözükse de altında yatan sebeplerden biri sömürgecilik faaliyeti İslam’dan nasibini almamış devletçiklerin çok sevdiği zarar ziyan politikasıdır.

وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللَّهُ ۖ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ

Ve mekeru ve mekerallah vallahü hayrul makirın.

Âl-i İmrân suresi 54. ayet

   "Onlar hileye başvurdular, Allah da onların tuzağını boşa çıkardı. Allah hileleri boşa çıkaranların en hayırlısıdır." Ben eminim ki onlar da biliyor, onlara karşı devletler birleşmeyecek yeni bir Talas Savaşı’nı beklemiyorlar bilseler ki bir birleşme olacak böyle bir yok sayma girişiminde bulunabilirler miydi? Aslında sizde (çin) biliyorsunuz ne kadar berbat bir kültüre sahip olduğunuzu iyi bir kültürünüz yaşama tarzınız olmuş olsaydı zaten birtakım gruplar, insanlar gelip öğrenmek isterlerdi, sizden gelip görmek isterlerdi.

   Peygamber Efendimizin(sav) bahsettiği gibi “İlim Çin'de de olsa ona tâlip olun. Çünkü ilim her Müslümana farzdır.” (Beyhakî, Şuabu’l-İman-Beyrut, 1410, 2/253). Her ne kadar hadiste çin ismi geçmiş olsa da orası siz değilsiniz uzak veya yakın diyarlarda yararlı bilgilere sahip olanlardır. Son olarak diyeceklerim bunlardır, size sayfalarca kaynak gösterip yazıyı uzatıp siz değerli okuyucuları da sıkmak istemem. Tarihi baştan sona anlatabilirdim ama gerek yok okumak görmek isteyenler bu konu hakkında birçok kaynağa ulaşabilirler.

   Kendimize gelmenin vakti gelmedi mi? Tarih boyunca mazlumların umudu olan bizler, işimiz çok zor biliyorum dayanmalıyız destek vermeliyiz. Klişe de olsa, kurtlar sofrasında düşeni yemektir, derler. Allah bizi düşenlerden eylemesin. Nitekim düşenlerin halleri görünüyor bizlere. Zulüm yok sayılacak bir durum değildir.

“Bir zulme engel olamıyorsanız onu herkese duyurun!” Hz. Ali (ra)

 






Yorumlar

  1. Agzinaza yureginize saglık cok guzel bır yazı olmus

    YanıtlaSil
  2. Eline yüreğine sağlık kardeşim başarılı yazılarının devamını diliyorum…

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZAMAN VE MEKÂN - ADANA

   Gezmek şöyle dursun. Ben bir yere gideceğim zaman oradaki zamanın ve mekânın ruhunu yakalamaya çalışırım. O ruhu hissetmektir belki de gezmemin amacı en az orada yaşayan biri gibi yaşamaktır. Lakin orada yaşamak uzun olur benim için. En kısa ve güzel biçimde ruhu yaşamaktır. Bir yere gezmeye gidiyorum demek, biraz turistik biraz basit gelir bana. Halbuki Anadolu’yu anlamak, karış karış gezmek, tarih boyunca verilen manayı aramak, bulmak, hissetmek, yaşamak olmalı.    Aradan yıllar geçmiştir. Okuduğum şehre gitmek, Adana’da gezmek bu kadar anlam kazanmamıştı bende. Aslında şöyle düşünmeli, insan hayatı boyunca bir anlam aramalıdır. Hayatını, mertebesine göre yaşar. O’nun için her mertebe her merhale farklı anlamlara ve farklı bir bakış açısına sebep olur. Okuduğum sıralarda hayattaki hangi merdiven basamağındaydım bilmiyorum ama şu ankinden düşük olduğuna eminim. Nitekim bunu yükselten nedenler vardır. Bilgi, araştırma, tecrübe, maneviyat, görmek siz ne derseniz artık. Bahsettiğim

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Hayal meyal hatırlıyorum Sene 90’lardı, belgeseller çıkardı Çanakkale’deki yiğitler, o gaziler İman dolu göğsünde şanlı nişan ile Anlattıkları, Çanakkale Zaferiydi O zamanlar beyaz sakallı, nur yüzlü insanlardı Şimdi ise cennette şehitler, gaziler... Yanlarındadır Bedir, Uhud şehitleri Ashabı anlatıyor, Peygambere (as) onları Bunlar senin adınla savaştı Ya Resulullah Bunlar senin adınla Allah Allah diye haykırdılar… Haykırmak bir ses bir nefes değil sadece Yeri titreten iman gücü, Mermiyi kaldıran Onbaşı Seyit, Gemiyi batıran güçtü. Allah Allah… Savundukları vatandı İman, İslam, Ahlaktı  Bir tebessüm belirdi gül yüzünde… Çanakkale şehitlerine “İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.” Çanakkale Kalk Mehmet, kalk! Sana düşmek yakışmaz Sana yenilmek nasip olmaz, olamaz! Sen ‘Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın’a Topraktan duyulan Hu sesidir Gökten gelen karar, Kalk!  Mermiler bile havada çarpışıyor Geriye kalan etten duvar Sen mübarek bedeninle ördün duvar B